7 Eylül 2010 Salı

Gertrud- Hermann Hesse

Kuhn şanslıydı.
Hissettiklerini ifade edebilmek için kelimeleri seçmiyordu herkes gibi. Notalarla ağlıyor, seviniyor ve notalarla aşık oluyordu.

Gertrud da şanslıydı.
Çok seviliyor; kendine yetecek kadar seviyordu.

Kuhn aslında şanssızdı.
Çok seviyor, kendine yetecek kadar bile sevilmiyordu. Sorsanız, sakatlığı yüzünden olduğunu söylerdi ama değildi. Nedeni basitti:


Çünkü insanlar ikiye ayrılmıştı:
Muoth gibi talihi kucaklayanlar ve Kuhn gibi talihin kucağına atılanlar...

Ama müzik vardı, hepsinin konuşabildiği, ortak dilleri.

Peki ya korkaklık, kader kisvesine büründüyse?



"Dışarıdan bakıp yaşamıma şöyle bir göz gezdirdiğimde pek de mutlu bir yaşam olduğunu söyleyemeyeceğim bunun. Ne var ki, içerdiği tüm hata ve yanlışlara karşın mutsuz bir yaşam olarak da niteleyemeyeceğim doğrusu. Zaten işi mutluluk ya da mutsuzluk açısından ele almak düpedüz budalalıktır; çünkü bana öyle geliyor ki, yaşamımın en mutsuz günlerini en neşeli günlerine değişmezdim."

5


"Evimizdeki bir gece toplantısında tatlı yüzlü sevgilimden bir şarkı söylenmesi istenmişti; sevgilim ilkin yanaşmadı, ama sonra peki dedi, ben de sabırsızlıktan ölerek onun şarkı söylemesini bekledim. Konuklardan bir bey bizim ufak tefek piyanomuzda sevgilime eşlik etti, tuşlara bir iki dokundu, ardından da sevgilim şarkıya başladı. Tanrım, berbattı söyleyişi, hazin denecek kadar berbattı; uğradığım şaşkınlık, katlandığım işkence daha şarkısını bitirmeye kalmadan kendisine karşı bir acımaya dönüştü, derken acıma bir alay duygusuna bıraktı yerini. Kıza olan sevgim kaybolup gitti içimde."

10


“...Ve daha o zamanlar şunu sezmiştim ki, doğru dürüst bir çalışma insanı yalnızlığa sürüklemekte ve bizden yaşamın rahatlığına sırt çevirmemizi istemekteydi.”

11


“... bana karşı merhametini hissetmektense, sinirli halimde kendisiyle kavgaya tutuşmayı uygun bulmuştum.”

48


“Zavallı, coşkulu biridir, güçten yana zengin, amaçtan yana yoksun biri. Her an bütün dünyayı kana kana içsin ister, ama elinde olup içebildiği bir damlacık bir şeydir sadece.”

49


“Çalışan insanların yaşamı sıkıcıdır; ilginç olan, haylazların yaşam ve yazgılarıdır.”

57


“Rahatlık ve mutluluklar değil, güçsüzlükler ve yenik düşmeler için yaratıldığıma, bu gölgeler ve bu özveriler olmadı mı içimdeki yaratıcılık pınarının bulanıp cılızlaşacağına inanır gibiydim.”

67


“Erkekleri görüyordum; bugün arzuyla, yarın bıkkınlıkla kahroluyor, yana yakıla seviyor, sevgilere hoyratça son veriyor, hiçbir sevgiye güven beslemiyor, hiçbir sevgide mutluluğu bulamıyorlardı."

72


“Kadınları görüyordum sevgiden yanıp tutuşan; aşağılanmaları ve dayakları sineye çekiyor, sonunda kapı dışarı ediliyor, ama bağlandıkları erkekten yine de kopamıyor, kıskançlıkları ve horlanmış sevgileriyle onurları çiğnenmiş, köpeksi bir sadakat sergiliyorlardı.”

72


“...Ayrıca kendim için daha bir sessiz daha bir el altından gözyaşları döktüm; bir başka gezegende yaşar gibi bütün bu insanların arasında yaşayıp hayat denen şeye akıl erdiremeyen, sevgiye susamışlıktan ölen, ama sevgiden de korkmadan duramayan kendim için gözyaşları”

72


“...sevginin ne olduğunu ansızın kavramıştım. Yeni bir duygu sayılmazdı, çok çok eski sezinlemelerin bir açıklık ve kesinlik kazanmasıydı, eski bir yurda dönüp gelişti yeniden.”

78


“Yaşayacaktım ister istemez, yaşamayı sineye çekecektim.”

117


“...Ama şunu biliyorum ki, bir mutluluk, bir cennet varsa, böylesi anların şaşmadan sürüp gitmesinden başka şey değildir; bu mutluluk da çileyle, acılarda arınmayla ele geçirilebilecek gibiyse o zaman hiçbir çile, hiçbir acı insanı yaşamdan kaçmaya zorlayacak kadar büyük sayılamaz.”

122


“Dürüst bir sanatçıyı yaşamda bekleyen, mutsuzluktur. Karnı acıkıp da azık torbasını açtı mı, içinde bulup bulacağı incik boncuktur sadece!”

142


“Eh, tutku her zaman bir bilmecedir, çözülmesi olanaksızdır; ne yazık ki kesin olan bir şey varsa, o da yaşamın, en güzel evlatlarını kollayıp gözetmediği, çokluk en seçkin insanların, başkaları dururken, kendilerini mahvedecek kişiyi sevmeden duramadıklarıdır.”

173


“Biri çıkar, bireyselliği icat eder, nedeni de çağdaşlarından hoşlanmamasıdır; bir diğeri de sosyalizmi uydurur kafasından, nedeni de yalnızlığa katlanamayışıdır.”

182



Moral insanity






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder