23 Ocak 2011 Pazar

Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini ( Halit Hüseyni )

Yaşanmış onca hikayeden yalnızca biriydi. Peki var mıydı böyle hayatlar?

Karın üstüne damlayan kanlar, açken misafiri doyuran insanlar, karnını doyurmak için bacağını satanlar gerçek miydi ?


Bazı insanlar, bir başkası uğruna fedakarlık yapmak için fazlasıyla bencil doğar.
Gözyaşlarının inci olduğunu görünce, ağlamak için sevdiğini öldürür.


Bazılarıysa bir başkası uğruna fedakarlık yapmak için doğar :"Senin için bin tane olsa yakalarım."

Gözyaşlarının inci olduğunu görünce, ağlamak içinse sevd.. soğan doğrar.



Çocuk aklın, kâhil hikayesi.


Peki, sizin için yapılmış en büyük fedakarlığın ne olduğu sorusuna bir çırpıda yanıt verebilir miydiniz ?




“...ve ilk sözcüklerimizi aynı çatının altında söylemiştik.
Benimki baba idi.
Onunkiyse Emir. Benim adım. Şimdi, geriye bakınca 1975 yılında olanların -ve onu izleyenlerin- kökeninde işte bu iki sözcüğün yattığını görüyorum.”

13



“...yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir...”
...
Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Anlıyor musun?”

21


“Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın.”

26


“Bunların hiçbir önemi yoktu. Çünkü tarih kolay kolayca silinip atılacak bir şey değildi. Din de öyle. Sonuçta ben bir Peştun'dum, o da bir Hazara; ben Sünni'ydim o Şii. Hiçbir şey bunu değiştiremezdi. Hiçbir şey.”

30


“Baba'yla aynı evde yaşıyorduk, ama farklı dünyalarda. Uçurtmalar bu iki dünya arasındaki, kağıt inceliğindeki kesişme noktasıydı.”

59


"İlkokul birinci sınıf kitabımı bile okuyamayan Hasan, beni rahat rahat okuyordu."

74


“Gözlerini gökyüzünden ayırdığın an, fazla dayanamazsın.”

76


“Ama ben bir erkektim, tehlikeye attığım tek şey incinen gururum olabilirdi. Yaralar iyileşirdi. Lekelenen adlar, hayır.”

176


“Örtünün altında dönüp durdum, tavana baktım; onu yeniden görünceye kadar katlanmam gereken altı yorucu, bitimsiz yeldayı* düşündükçe canım sıkıldı.”

179


“Çünkü ben onun yüreğindeki en ciddi hastalığı sağaltmıştım. Onu, her Afgan annenin en büyük kabusundan kurtarmıştım: saygın, onurlu bir khastegarın kızına talip olmayacağı, kızının tek başına, kocasız, çocuksuz öleceği korkusundan. Her kadının bir kocaya ihtiyacı vardı. Bu, onun içindeki şarkıyı susturan biri olsa bile.”

212


“... ama zaman çok açgözlü bir şey, - bazen bütün ayrıntıları çalıp kendine saklıyor.”

255


“Birden aklıma bir şey geldi: Bir başka dünyada olsaydı, bu çocuklar kamyonun arkasından koşamayacak kadar aç olmazlardı.”

288


“İşte o zaman, Amerika'da bir filmin sonunu asla söylememem gerektiğini, karşındakinin buna fena halde bozuluğunu ve “sonunu mahvettiğin” için seni özür dileyecek hale getirdiğini öğrendim. Afganistan'da, sonu bir filmin her şeyi demekti. Hasan'la Zainab Sineması'nda bir Hint filminden çıktığımızda Ali, Rahim Han, Baba ya da Babanın bitmek bilmez arkadaşları bir tek şey sorardı: Kız filmin sonunda mutlu oldu mu? Esas oğlan hayallerine kavuştu mu? Yoksa sonu acı mı bitti?"

423


“Mutlu son diye bir şey var mı ? Her şey bir yana, yaşam bir Hint filmi değil. Afganların en sık yinelediği deyiştir: Hayat devam ediyor.”

423


“Ben yasal parçaydım; toplumca onaylanan, meşru yarı; Baba'nın suçunun masum ama somut kanıtı...”

425


*Yılın en uzun gecesi.

2 Ocak 2011 Pazar

Venedik'te Ölüm

"And what is good, Phaedrus, and what is not good - need we ask anyone to tell us these things?" Plato


Tadzio, Plato'nun güzel ideasıdır belki. Gustav von Aschenbach'ın ona duyduğu platonik aşkının açıklaması olabilir bu.


Yaşlı şair, güzelliğin peşindeydi aslında. Güzelliği bulduğu nesne önemsizdi, yani teslimiyeti - tüm ahlaki değerleri yadsıyan teslimiyeti- yalnız ve sadece güzelliğe idi..


Duyulan sevginin aşk olduğunu anlamayı sağlayan şey nedir ?




"... çünkü kader karşısında vakar; ıstırap karşısında kibarlık yalnız katlanma anlamına gelmez, o aktif bir başarı, olumlu bir zaferdir."

23


"...Fakat boş, bölünmemiş bir mekanda zaman duygusu da elimizden gider, ölçüsüzün içinde bocalarız."

33


"... çünkü güzellik, sevgili Phaidrosçuğum yalnızca güzellik, hem sevilmeye değer hem de göze görünür bir şeydir; güzellik, bunu iyice belle, tinsel olanın, duyularla kavrayıp duyularla katlanabileceğimiz tek biçimidir. Yoksa öteki tanrısal kavramlar da akıl, erdem, hakikat de bize duyularımızla görünseydi, halimiz nice olurdu ?

69


"Fikir, güzelliğin önünde tapınarak eğildiğinde doğanın hazla titrediği düşüncesiydi bu."

70


"Çünkü insan insanı hakkında bir yargıda bulunamadığı sürece sever, yüceltir; özlem, eksik tanımanın bir sonucudur."

75


"Kafası ve yüreği bir sarhoşluk içinde olur, insandaki mantık ve onuru ayaklar altına almaktan hoşlanan şeytanın emirleri yönetirdi adımlarını."

81